NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
وَهْبٌ عَنْ
أَيُّوبَ
عَنْ أَبِي قِلَابَةَ
عَنْ أَنَسٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَحَرَ سَبْعَ
بَدَنَاتٍ
بِيَدِهِ
قِيَامًا
وَضَحَّى
بِالْمَدِينَةِ
بِكَبْشَيْنِ
أَقْرَنَيْنِ
أَمْلَحَيْنِ
Enes r.a.'den rivayet
olunduğuna göre:
Nebi (s.a.v.) yedi tane
deveyi, ayakta (yatırmadan) kendi eliyle boğazlamış, boynuzlu ve alacalı iki
koç'u da Medine'de kesmiştir.
İzah:
Nesai dahaya; Buhârî,
hac; Ebû Dâvûd hac; Ahmed b. Hanbel, VI-35, 78, 82.
"Bedene" çok
etli manâsına gelen el-bedâne kelimesinden
türetilmiştir.İri ve yağlı oldukları için erkek olsun, dişi olsun deve cinsinden
her hayvana bedene ismi verilmiştir. Bazan sığır cinsini ifâde etmek için de
kullanılır. Zebh- hayvanı yatırarak boğazdan kesmektir. Bilindiği gibi davar
ve sığır cinsi bu şekilde kesilir.
Nahr: Ayakta ve
göğsünün üstünden kesmek demektir. Deve cinsinin bu şekilde kurban edilmesi daha
faziletlidir.
Akran: Boynuzlu
demektir.
Emlah: Beyazı
siyahından fazla olan alaca demektir.
Hadis-i şerifte Fahr-i
Kainat Efendimizin biri kendisi için, diğeri de ümmeti için olmak üzere iki
kurban kestiği ifade edilmektedir. Fakat Resulü Zişan Efendimiz, bu ikinci
kurbanı sadece sevab kazanmak, bu sevabı ümmetine bağışlamak için kestiğinden
sözü geçen kurban ümmetin zenginlerinden Kurban kesme mesuliyetini asla
kaldırmamıştır. Onlar da yine üzerlerine düşen kurbanı kesmişlerdir. Zengin
olanlar, kıyamete kadar da kurban kesmekle mükellef olacaklardır.